11 Ağustos 2011 Perşembe

charing cross road tesadüfleri


bir yanım seddülbahir
bir yanım cebel-i tarık
dudaklarımda hacı arif
ceplerimde naima
bir derviş eskisi gibi
gezinirim sabah akşam
charing cross road'da
daima.-

yaş kırkı çoktan geçmiş
ne misak-ı milli sınırları
ne iskenderiye, ne şam
bir rakı içmeye kalksam
içimde boğaz fırtınaları
ömrüme çok şey sığmaz artık
çatı katı bir ev, okyanus'ta bir ada
yine de, her sabah erkenden
kendiliğinden gider ayaklarım
charing cross road'a.-

güldüğüme bakmayın zamanlı zamansız
konuşmaya konuşmaya, bir gün apansız
gülmeye başlıyor insan kendi kendine
tıpçı dostum reşat kadar oğlakçı raşit de
bilir elbet bu hastalığın ismini
ama dar gelmeye başlayınca bu oda
sanki yıllardır hep özlermişim gibi
marilyn monroe'nun o bulanık resmini
savururum kendimi charing cross road'a.-

dört metro ağzından kusuluyor insanlar
bir yanda çin mahallesi, bir yanda sinemalar
bir de türkçe kitap satan bir dükkan var
kitapçılar iki sıra halinde sağda solda
ayıp değil ya, sahaflar'da sanıyorum kendimi
bir başıma gezinirken charing cross road'da.-

beyazıt değil de, beyoğlu sanki
şurada bizim güreli'nin robenson'u
hala pandora'nın kutusu'nda hüseyin
bir sabah telefonda öğrendim
yerinde yeller estiğini alaattin eser'in
kaldım öylece pek bir şey diyemedim
sonra birden nerede yaşadığımı unutup
sanki küçük bir sokak varmış gibi arada
simurg'u aradım charing cross road'da.-

enis'in zencisine de burada rastladım ben
alnındaki çizgiler, gözaltlarındaki torba
sigara tutuşu kadar, o iri gümüş yüzük
bir de gözbebeklerindeki hüzün elbette
"enis'in arabı olmalı" deyip güldüm
içimden, saçlarının aynı şekildeki dökülüşünden
"entelektüel olmalı garibim" diye üzüldüm de
hatta, her şey tastamam enis batur'du adamda
belki de norman'ını arıyordu
charing cross road'da.-

bir gün yine öyle dolaşırken
kendi kendime, birden 34 plakalı
bir otomobil çarptı gözüme, bir
yanardağa dokunmuş gibi oldum,
gözlerimin dolmasına aldırmadan
boğazıma basıp yumruklarımı,
"sus" dedim,"sus ulan, ne istanbul, ne boğaz,
ne de sahaflar şimdi seni hatırlar,
sustur içini ve yıkıl git mağarana"
o gün bugündür uğramaz ayaklarım
charing cross road'a.-


Sefa Kaplan
(Londra Şiirleri)